|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
geçmişte önemli veya ünlü oluşundan dolayı ilgi çekici kabul edilen atraksiyon |
historical attraction n.
|
|
2 |
General |
bir şeyin değerlendirilmesinde kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat |
cap n.
|
|
3 |
General |
mükemmel olduğu kabul edilen örnek |
paragon n.
|
|
4 |
General |
taoizmin kurucusu kabul edilen önemli bir çin filozofudur |
laotze n.
|
|
5 |
General |
kabul edilen teçhizat |
agreed equipment n.
|
|
6 |
General |
bir devletin, hanedanın veya bir şehrin simgesi kabul edilen şekil |
rigging n.
|
|
|
7 |
General |
kabul edilen kişi |
entrant n.
|
|
8 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
biblical canon n.
|
|
9 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
canon of scripture n.
|
|
10 |
General |
kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme |
axiom n.
|
|
11 |
General |
kabul edilen telaffuz |
received pronunciation n.
|
|
12 |
General |
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey |
fashion statement n.
|
|
13 |
General |
bir makama kabul edilen kişi |
acceptee n.
|
|
14 |
General |
sözcüğün kabul edilen anlamı |
acceptation n.
|
|
15 |
General |
damanın öncüsü olarak kabul edilen eski bir masa oyunu |
alquerque n.
|
|
16 |
General |
önceden element olarak kabul edilen ve indirgenmesi zor olan metal oksitler |
earth n.
|
|
17 |
General |
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi |
united states dry unit n.
|
|
18 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
value orientation n.
|
|
19 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
moral principle n.
|
|
20 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
value-system n.
|
|
21 |
General |
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer |
vicinage n.
|
|
22 |
General |
victoria döneminin simgesi olarak kabul edilen değerler |
victorian values n.
|
|
23 |
General |
viking özelliği olarak kabul edilen davranışlar |
vikingism n.
|
|
24 |
General |
ortak olarak kabul edilen metin |
vulgate n.
|
|
25 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
fakir n.
|
|
26 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
faquir n.
|
|
|
27 |
General |
kutsal kabul edilen şey |
holy of holies n.
|
|
28 |
General |
dokunulmaz kabul edilen şey |
holy of holies n.
|
|
29 |
General |
mutlak yaratıcı kudret olarak kabul edilen şey |
demiurge n.
|
|
30 |
General |
mutlak güç olarak kabul edilen varlık |
demiurge n.
|
|
31 |
General |
kabul edilen düzey |
grade n.
|
|
32 |
General |
kabul edilen standart |
grade n.
|
|
33 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi |
octet n.
|
|
34 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz benzer şey |
octette n.
|
|
35 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi |
octette n.
|
|
36 |
General |
kabul edilen giriş hakkı |
open-door n.
|
|
37 |
General |
fiziksel bedenden ayrı hareket edebildiği kabul edilen ruh |
cowalker n.
|
|
38 |
General |
(tek bir bütün olarak kabul edilen) sıvı hacmi |
parcel n.
|
|
39 |
General |
geleneklere göre övgü kabul edilen hareket |
coup n.
|
|
40 |
General |
otorite kabul edilen temel kurallar bütünü |
decalogue n.
|
|
41 |
General |
insanların tanrısal kabul edilen nitelikleri |
the divine n.
|
|
42 |
General |
evlilik açısından denk kabul edilen kimse |
parti n.
|
|
43 |
General |
türünün en iyisi kabul edilen şey |
rolls-royce n.
|
|
44 |
General |
kabul edilen standartlara ters düşülen süreç veya durum |
scale n.
|
|
45 |
General |
aksi ispat edilinceye dek gerçek kabul edilen delil |
showing n.
|
|
46 |
General |
ayıp kabul edilen sözcük/konu |
four-letter word n.
|
|
47 |
General |
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) önemli ilke |
stamen [obsolete] n.
|
|
48 |
General |
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) hayatta kalma kuvveti |
stamen [obsolete] n.
|
|
49 |
General |
kutsal olarak kabul edilen |
enshrined adj.
|
|
50 |
General |
kabul edilen yaş |
age admitted adj.
|
|
51 |
General |
olarak kabul edilen |
regarded as adj.
|
|
52 |
General |
olarak kabul edilen |
self-acknowledged adj.
|
|
53 |
General |
olarak kabul edilen |
declared adj.
|
|
54 |
General |
genellikle kabul edilen |
generally accepted adj.
|
|
55 |
General |
öyle kabul edilen |
putative adj.
|
|
56 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
widely accepted adj.
|
|
57 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
broadly accepted adj.
|
|
58 |
General |
zorla kabul edilmiş/edilen |
barely accepted adj.
|
|
59 |
General |
kalıcı olarak kabul edilen |
established adj.
|
|
60 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
vulgate adj.
|
|
61 |
General |
güvenilir kabul edilen bir kitaba göre doğru veya tavsiye edilebilir |
book adj.
|
|
62 |
General |
genel olarak kabul edilen |
modern-day adj.
|
|
63 |
General |
yalnızca üyeliğe kabul edilen kimselerce bilinen veya uygulanan ritüeli bulunan |
mystic adj.
|
|
64 |
General |
yalnızca üyeliğe kabul edilen kimselerce bilinen veya uygulanan ritüeli bulunan |
mystical adj.
|
|
65 |
General |
genel olarak kabul edilen |
going adj.
|
|
66 |
General |
bir dilin kabul edilen kurallarına uygun olmayan |
grammarless adj.
|
|
|
67 |
General |
kabul edilen bir standarda uymayan |
ill adj.
|
|
68 |
General |
resmi olarak kabul edilen |
established adj.
|
|
69 |
General |
müzakere sırasında kabul edilen |
conceded adj.
|
|
70 |
General |
gerçekleşmiş alakasız bir durumun neticesi olarak kabul edilen |
post hoc adj.
|
|
71 |
General |
ağır kabul edilen |
slowish adj.
|
|
72 |
General |
kolayca kabul edilen |
soft adj.
|
|
73 |
General |
çok köşeli kabul edilen |
subpolygonal adj.
|
|
74 |
General |
kabul edilen şartlara göre |
up to standard adv.
|
|
75 |
General |
belirli bir standarda göre kabul edilen şartlara göre |
up to standard adv.
|
|
76 |
General |
ikincil bozunma ürünleri olarak kabul edilen çeşitli kimyasal madde sınıflarından birine ait olma anlamı veren ön ek |
deuter- pref.
|
|
77 |
General |
ikincil bozunma ürünleri olarak kabul edilen çeşitli kimyasal madde sınıflarından birine ait olma anlamı veren ön ek |
deutero- pref.
|
|
Phrases |
|
78 |
Phrases |
doğru veya gerçek olarak görülen ya da kabul edilen bir şey |
given expr.
|
|
79 |
Phrases |
herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir ki |
it is a fact accepted by everybody that expr.
|
|
80 |
Phrases |
yerleşik kanı olarak kabul edilen |
accepted as given expr.
|
|
81 |
Phrases |
genellikle emniyetli kabul edilen |
gras (generally recognized as safe) abrev.
|
|
82 |
Phrases |
genellikle emniyetli kabul edilen |
gras (generally regarded as safe) abrev.
|
|
Colloquial |
|
83 |
Colloquial |
çevrimiçi haber kaynaklarına göre daha eski moda ve ahmakça kabul edilen geleneksel medya araçları |
lamestream n.
|
|
84 |
Colloquial |
herkesçe kabul edilen bir otoriteye sahip kimse |
kingfish n.
|
|
85 |
Colloquial |
türünün en güveniliri kabul edilen belge |
holy writ n.
|
|
86 |
Colloquial |
değersiz kabul edilen arazi |
moose pasture [canada] n.
|
|
87 |
Colloquial |
son kabul edilen standart/kıstas/ölçü |
new standard n.
|
|
88 |
Colloquial |
çevrimiçi haber kaynaklarına göre daha eski moda ve ahmakça kabul edilen (medya) |
lamestream adj.
|
|
89 |
Colloquial |
olarak kabul edilen |
meant to be expr.
|
|
Idioms |
|
90 |
Idioms |
esasında kimsenin yararlanmadığı ama yararlı kabul edilen rapor ya da kılavuz |
credenza ware n.
|
|
91 |
Idioms |
bir toplumun kültürel değerlerinin ya da başarılarının kurucusu olarak kabul edilen kişi |
culture hero n.
|
|
92 |
Idioms |
(bir şeyin) yaygın olarak en iyisi/etkileyicisi olarak kabul edilen kimse |
the uncrowned king/queen of (something) n.
|
|
93 |
Idioms |
esasında kimsenin yararlanmadığı ama yararlı kabul edilen raporlar |
credenzaware n.
|
|
94 |
Idioms |
(hristiyan inanışında mucizevi olarak kabul edilen) bir anda bilmediği bir dilde konuşabilme becerisi |
gift of tongues n.
|
|
95 |
Idioms |
kabul edilen normlardan farklı/aykırı hareket etmek |
go off the reservation v.
|
|
96 |
Idioms |
(bir şeyin) yaygın olarak en iyisi/etkileyicisi olarak kabul edilen kimse olmak |
be the uncrowned king/queen (of something) v.
|
|
97 |
Idioms |
kabul edilen normlardan farklı olmak |
be off the reservation v.
|
|
98 |
Idioms |
kabul edilen normlara zıt olmak |
be off the reservation v.
|
|
99 |
Idioms |
kabul edilen normlardan farklı |
off the reservation adj.
|
|
100 |
Idioms |
kabul edilen normlara zıt |
off the reservation adj.
|
|
Trade/Economic |
|
101 |
Trade/Economic |
alınan bir borcun geri ödenmeye başlanılmadan önce karşılıklı anlaşma ile geçmesi kabul edilen süre |
grace n.
|
|
102 |
Trade/Economic |
bankalarca para yerine kabul edilen değerli evrak |
bankable paper n.
|
|
103 |
Trade/Economic |
gatt'ın tokyo görüşmeleri sırasında kabul edilen ve damping yapan üyelere karşı nasıl bir anti-damping vergisi konulacağını belirten temel yasa |
anti-dumping code n.
|
|
104 |
Trade/Economic |
hesabı aşan miktarda çekilen ve bankaca kabul edilen çek |
overdraft n.
|
|
105 |
Trade/Economic |
kabul edilen fiyat |
agreed price n.
|
|
106 |
Trade/Economic |
kabul edilen en alt teklif |
bottom-line position n.
|
|
107 |
Trade/Economic |
komisyonca kabul edilen masraflar |
eligible costs n.
|
|
108 |
Trade/Economic |
mahkeme tarafından alacaklı olduğu kabul edilen kişi veya kuruluş |
judgement creditor n.
|
|
109 |
Trade/Economic |
merkez bankasınca kabul edilen faiz haddi |
rediscount rate n.
|
|
110 |
Trade/Economic |
ortalama zaman hesabında kabul edilen iş birimi |
work-unit n.
|
|
111 |
Trade/Economic |
ödendi kabul edilen miktar |
deemed-paid credit n.
|
|
112 |
Trade/Economic |
tanınması kabul edilen/edilmeyen |
qualify for recognition/derecognition n.
|
|
113 |
Trade/Economic |
vergi için kabul edilen tahvil |
tax anticipation bond n.
|
|
114 |
Trade/Economic |
zarar olarak kabul edilen miktar |
writeoff n.
|
|
115 |
Trade/Economic |
hesabı aşan miktarda çekilen ve bankaca kabul edilen çek |
overdraught [uk] n.
|
|
Law |
|
116 |
Law |
bilindiği kabul edilen noktalar |
constructive notice n.
|
|
117 |
Law |
kabul edilen tasarı |
enrolled bill n.
|
|
118 |
Law |
kabul edilen delil |
in evidence n.
|
|
119 |
Law |
özel çoğunlukla kabul edilen federal yasa |
special majority federal law n.
|
|
120 |
Law |
üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge |
ancient document n.
|
|
121 |
Law |
diğerlerinden farklı olarak bazı ceza gerektiren suçlarda mevcut olduğu kabul edilen ahlaki kusur |
moral turpitude n.
|
|
122 |
Law |
(başka bir ülkede uluslararası hukuk uyarınca suç kabul edilen) egemen devlet eylemi |
delict n.
|
|
123 |
Law |
(roma hukukunda) evlilikten aşağı kabul edilen gayrimeşru ilişki |
concubinage n.
|
|
124 |
Law |
evlatlığa kabul edilen |
adoptive adj.
|
|
Politics |
|
125 |
Politics |
mecliste grup olarak kabul edilen parlamentoya yeni girmiş meclis üyeleri |
backbench n.
|
|
126 |
Politics |
mecliste grup olarak kabul edilen parlamentoya yeni girmiş meclis üyeleri |
backbenches n.
|
|
127 |
Politics |
güney afrika’daki zenci halkın gayri resmi marşı olan ve 1991'de resmen kabul edilen marş |
nkosi sikelel' iafrika n.
|
|
128 |
Politics |
desteklenmesi veya yorumlanması son derece tehlikeli olduğu kabul edilen konu |
third rail n.
|
|
129 |
Politics |
peşinen kabul edilen tazminat talebi |
admitted claim n.
|
|
130 |
Politics |
sonradan vatandaşlığa kabul edilen kimse |
naturalized citizen n.
|
|
131 |
Politics |
vatandaşlığa kabul edilen kişi |
denizen n.
|
|
132 |
Politics |
1928'de kabul edilen ve uluslararası silahsızlanmayı öngören sözleşme |
kellogbriand pact n.
|
|
133 |
Politics |
(bir siyasi partide) resmi/kabul edilen görüş |
party line n.
|
|
134 |
Politics |
önemsiz kabul edilen devlet politikası |
policy of pin pricks n.
|
|
135 |
Politics |
düşman kabul edilen nüfusun zorla bastırılması |
pacification n.
|
|
136 |
Politics |
desteklenmesi veya yorumlanması tehlikeli kabul edilen |
third-rail adj.
|
|
Insurance |
|
137 |
Insurance |
değişik riziko türleri üzerinden kabul edilen maksimum sigorta miktarını belirleyen liste |
line sheet n.
|
|
138 |
Insurance |
kabul edilen yaş |
age admitted n.
|
|
139 |
Insurance |
reasürans yoluyla kabul edilen rizikonun reasürörce bir başka şirkete devri |
retrocession n.
|
|
140 |
Insurance |
reasürör tarafından kabul edilen reasürans |
reinsurance assumed n.
|
|
Technical |
|
141 |
Technical |
ayrı kabul edilen iki bağlamdan veya nesne kategorisinden gelen kavramların birleştirilmesi |
bisociation n.
|
|
142 |
Technical |
kabul edilen kazık yükü |
admissible pile load n.
|
|
143 |
Technical |
kabul edilen oturma |
allowable settlement n.
|
|
144 |
Technical |
kabul edilen basınç |
admissible pressure n.
|
|
145 |
Technical |
kabul edilen durum |
accepted case n.
|
|
146 |
Technical |
kabul edilen yük |
allowable load n.
|
|
147 |
Technical |
kabul edilen gerilme |
admissible stress n.
|
|
148 |
Technical |
kabul edilen kohezyon |
available cohesion n.
|
|
149 |
Technical |
kabul edilen zemin basıncı |
admissible soil pressure n.
|
|
150 |
Technical |
kabaca hesaplamanın temeli kabul edilen ortalama düşük gelgit seviyeleri |
datums n.
|
|
151 |
Technical |
kabul edilen limitler arasında |
within tolerable limits expr.
|
|
Computer |
|
152 |
Computer |
kabul edilen çerçeveler |
frames accepted n.
|
|
153 |
Computer |
kabul edilen adresler listesi |
whitelist n.
|
|
154 |
Computer |
kabul edilen çerçeve |
frames accepted n.
|
|
155 |
Computer |
kabul edilen denetimler |
checks accepted n.
|
|
156 |
Computer |
bağlantı ara birimleri için kabul edilen uluslararası bir standart |
firewire® n.
|
|
Construction |
|
157 |
Construction |
geçerliliği kabul edilen mimarlık tarzlarına uygun tasarlanmamış bina |
nonarchitecture n.
|
|
Marine |
|
158 |
Marine |
genellikle sığınak olarak kabul edilen liman |
haven n.
|
|
Psychology |
|
159 |
Psychology |
fiziksel bir olayın gerçek nedeni değil etkeni olarak kabul edilen zihinsel durum |
occasional cause n.
|
|
160 |
Psychology |
zihinsel durumun nedeni olarak kabul edilen fiziksel olay |
occasional cause n.
|
|
Food Engineering |
|
161 |
Food Engineering |
kambucha çayı mantarlarının mayalanması ile oluşan, herbal tıp açısından faydalı kabul edilen, kefir benzeri bir ürün |
scoby n.
|
|
162 |
Food Engineering |
genellikle güvenilir kabul edilen |
generally recognized as safe adj.
|
|
Gastronomy |
|
163 |
Gastronomy |
sığırların boyun kısmındaki kalitesiz olarak kabul edilen et |
neckbeef n.
|
|
164 |
Gastronomy |
(özellikle sayıyla satışlarda) standart veya minimum boyutun üstünde kabul edilen deniz ürünü |
count n.
|
|
Math |
|
165 |
Math |
(aslında var olmayan ancak) sonsuzdaki sınırlar dahil edilince var kabul edilen |
ideal adj.
|
|
Logic |
|
166 |
Logic |
bileşenlerinin her ikisinin de doğru olması halinde doğruluğu kabul edilen beyan |
conjunct n.
|
|
167 |
Logic |
bileşenlerinin her ikisinin de doğru olması halinde doğruluğu kabul edilen beyan |
conjunction n.
|
|
168 |
Logic |
bileşenlerinin her ikisinin de doğru olması halinde doğruluğu kabul edilen beyan |
joint assertion n.
|
|
169 |
Logic |
bileşenlerinin her ikisinin de doğru olması halinde doğruluğu kabul edilen beyan |
conjunctive n.
|
|
170 |
Logic |
evrensel doğru kabul edilen bir ifadeden geçerli çıkarım yapma |
instantiation n.
|
|
171 |
Logic |
argümanın öncülü olarak kabul edilen şeye göre |
hypothetically adv.
|
|
Statistics |
|
172 |
Statistics |
verilerin belirli bir dağılımdan alındığı kabul edilen prosedürlerce hesaplanan istatistik |
parametric statistic n.
|
|
Physics |
|
173 |
Physics |
standart olarak kabul edilen, renklerin dalga boylarına orantılı olarak yerleştirildiği spektrum |
normal spectrum n.
|
|
174 |
Physics |
doğal yasalara tabi düzenli bir sistem olarak kabul edilen fiziksel evren |
natural order n.
|
|
175 |
Physics |
eskiden manyetizma fenomenini açıklamak için var olduğu kabul edilen ancak günümüzde geçerliliğini yitirmiş varsayımsal bir sıvı |
magnetic fluid n.
|
|
176 |
Physics |
süper yerçekimi teorilerindeki gravitonla ilişkilendirilen ve karanlık maddenin bir parçası olduğunu kabul edilen varsayımsal bir fermiyon |
gravitino n.
|
|
Chemistry |
|
177 |
Chemistry |
nitrik asidin anhidriti olarak kabul edilen beyaz kristalli bir azot oksidi |
nitric anhydride n.
|
|
178 |
Chemistry |
nitrik asidin anhidriti olarak kabul edilen beyaz kristalli bir azot oksidi |
nitric pentoxide n.
|
|
179 |
Chemistry |
bazı toluen türevlerinin karakteristiği olarak kabul edilen bir hidrokarbon radikali |
tolylene n.
|
|
180 |
Chemistry |
alkandan türetilmiş olduğu kabul edilen alifatik alkol |
alkanol n.
|
|
181 |
Chemistry |
alkenden türetildiği kabul edilen iki değerlikli doymuş alifatik radikal |
alkylene n.
|
|
182 |
Chemistry |
önceden element olarak kabul edilen alümin ya da zirkonya gibi metal oksitlere verilen ad |
earth n.
|
|
183 |
Chemistry |
undesilik asidin ayırt edici özelliği olarak kabul edilen kökü |
undecyl n.
|
|
184 |
Chemistry |
belirli valerik asit türevlerinin temel çekirdeği olarak kabul edilen varsayımsal bir radikal |
valeryl n.
|
|
185 |
Chemistry |
mirisinin ana çökeltisi olarak kabul edilen varsayımsal bir radikal |
melissyl n.
|
|
186 |
Chemistry |
mirisinin ana çökeltisi olarak kabul edilen varsayımsal bir radikal |
myricyl n.
|
|
187 |
Chemistry |
centiyandan elde edilen, glikozit olarak kabul edilen, acı, sarı ve kristal bir madde |
gentiopikrin n.
|
|
188 |
Chemistry |
oktoik asidin ana tortusu olarak kabul edilen varsayımsal bir radikal |
octoyl n.
|
|
189 |
Chemistry |
iki üre veya radikallerini içerdiği kabul edilen kompleks azotlu madde serisi |
diureide n.
|
|
190 |
Chemistry |
asit olarak kabul edilen bir kompleks siyanojen türevi |
cyamellone n.
|
|
191 |
Chemistry |
asit olarak kabul edilen bir kompleks siyanojen türevi |
hydromellonic acid n.
|
|
192 |
Chemistry |
sülfür bileşiklerinin negatif bileşeni olarak kabul edilen varsayımsal bir radikal |
sulphion n.
|
|
193 |
Chemistry |
laktik asit ve ürenin türevi olarak kabul edilen organik bir amido aside ait veya ilgili |
lacturamic adj.
|
|
Biology |
|
194 |
Biology |
bazı sınıflandırmalarda amoeba veya pelomyxa ile eşdeğer kabul edilen büyük bir amip |
chaos n.
|
|
195 |
Biology |
transseksüel ve interseks bireyler gibi, ne erkek ne de kadın olarak kabul edilen kimse |
third gender n.
|
|
196 |
Biology |
asgari biyolojik gereklilik kabul edilen 5 saatlik uyku |
core sleep n.
|
|
197 |
Biology |
arkelerden olduğu kabul edilen bir grup mikroorganizma |
archaebacteria n.
|
|
198 |
Biology |
arkelerden olduğu kabul edilen bir grup mikroorganizma |
archaeobacteria n.
|
|
199 |
Biology |
arkelerden olduğu kabul edilen bir grup mikroorganizma |
archeobacteria n.
|
|
200 |
Biology |
arkelerden olduğu kabul edilen bir grup mikroorganizma |
archaebacterium n.
|
|
201 |
Biology |
arkelerden olduğu kabul edilen bir grup mikroorganizma |
archaeon n.
|
|
202 |
Biology |
holotipin kopyası kabul edilen tip |
isotype n.
|
|
203 |
Biology |
cansız maddelerden oluşup canlıların atası olarak kabul edilen çoğalabilir varsayımsal birim |
protogene n.
|
|
204 |
Biology |
organizmaların yaşamın fiziksel temeli kabul edilen canlı maddesi |
protoplasm [obsolete] n.
|
|
Biochemistry |
|
205 |
Biochemistry |
müge bitkisinden elde edilip glikozit olarak kabul edilen beyaz, kristalli ve zehirli bir madde |
convallamarin n.
|
|
Marine Biology |
|
206 |
Marine Biology |
salpa cinsinin alt cinsi olarak da kabul edilen, derin deniz bölgelerinde yaşayan bir tulumlu cinsi |
thalia n.
|
|
207 |
Marine Biology |
bazı sınıflandırmalarda ayrı bir cins olarak da kabul edilen bir alabalık altcinsi |
trutta n.
|
|
Astronomy |
|
208 |
Astronomy |
gök kubbenin yıldızların yansıdığı kabul edilen yüzeyi |
ground of the heavens n.
|
|
Zoology |
|
209 |
Zoology |
kalıntıları ingiliz mağaralarında bol bulunan, günümüzdeki afrika lekeli sırtlanlarının varyetesi olarak kabul edilen soyu tükenmiş sırtlan |
cave hyena n.
|
|
210 |
Zoology |
avrupa mağaralarında fosili bulunan, günümüzdeki afrika aslanının bir türü olarak kabul edilen soyu tükenmiş aslan |
cave lion n.
|
|
211 |
Zoology |
bazı sınıflandırmalarda tarla faresi ile eşdeğer kabul edilen bir canlı cinsi |
arvicola n.
|
|
212 |
Zoology |
bazı sınıflandırmalarda tarla faresi ile eşdeğer kabul edilen bir canlı cinsi |
genus arvicola n.
|
|
213 |
Zoology |
avrupa, afrika ve asya'ya özgü evcil tekir kediye benzeyip evcil kedilerin atası olduğu kabul edilen büyük bir kedi |
wildcat (felis silvestris) n.
|
|
214 |
Zoology |
bazı sınıflandırmalarda melinae alt familyasının tip cinsi olduğu kabul edilen bir porsuk cinsi |
meles n.
|
|
215 |
Zoology |
bazı sınıflandırmalarda melinae alt familyasının tip cinsi olduğu kabul edilen bir porsuk cinsi |
genus meles n.
|
|
216 |
Zoology |
miyosen ve pliyosen çağlarda yaşamış olan atların atası olduğu kabul edilen nesli tükenmiş üç parmaklı bir memeli cinsi |
hipparion n.
|
|
217 |
Zoology |
cervus'un alt cinsi olarak kabul edilen bir geyik türü |
rusa n.
|
|
218 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
northern plains gray langur n.
|
|
219 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
gray langur n.
|
|
220 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
semnopithecus entellus n.
|
|
Botanic |
|
221 |
Botanic |
var olan çiçekli bitkilerin en ilkeli olarak kabul edilen, manolyagiller ve düğün çiçeğigiller dahil 36 familyayı kapsayan üsttakım |
ranalian complex n.
|
|
222 |
Botanic |
güney amerika kökenli ve yeni zelanda’da zararlı bir yabani ot olarak kabul edilen bir tür salkım otu |
nassella tussock (nassella tichotoma) n.
|
|
223 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen mavi bir nilüfer çiçeği |
blue lotus (nymphaea caerulea) n.
|
|
224 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
white lotus (nymphaea lotus) n.
|
|
225 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
egyptian water lily n.
|
|
226 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
white lily n.
|
|
227 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
lotus n.
|
|
228 |
Botanic |
bazı sınıflandırmalarda bileşikgillerin bir alt grubunu içerdiği kabul edilen bir ot familyası |
ambrosiaceae n.
|
|
229 |
Botanic |
bazı sınıflandırmalarda bileşikgillerin bir alt grubunu içerdiği kabul edilen bir ot familyası |
family ambrosiaceae n.
|
|
230 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
angiospermae n.
|
|
231 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
magnoliophyta n.
|
|
232 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
division magnoliophyta n.
|
|
233 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
division anthophyta n.
|
|
234 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
class angiospermae n.
|
|
235 |
Botanic |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
anthophyta n.
|
|
236 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
white lily (nymphaea lotus) n.
|
|
237 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
egyptian water lily (nymphaea lotus) n.
|
|
238 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
nymphaea lotus n.
|
|
239 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
lotus (nymphaea lotus) n.
|
|
240 |
Botanic |
yenebilen ve zehirli olarak kabul edilen beyaz sporlu mantarların bulunduğu bir cins |
lepiota n.
|
|
241 |
Botanic |
en eski damarlı bitkilerden biri kabul edilen devonyan fosil bir bitki cinsi |
horneophyton n.
|
|
242 |
Botanic |
en eski damarlı bitkilerden biri kabul edilen devonyan fosil bir bitki cinsi |
genus horneophyton n.
|
|
243 |
Botanic |
söğütgiller familyasıyla eş süreli kabul edilen bir takım |
salicales n.
|
|
244 |
Botanic |
söğütgiller familyasıyla eş süreli kabul edilen bir takım |
order salicales n.
|
|
245 |
Botanic |
daha iyi kabul edilen diğer bir türe benzeyen bitki |
she n.
|
|
Social Sciences |
|
246 |
Social Sciences |
kuzeyli kimselerin karakteristiği olarak kabul edilen tavırlar |
northernism n.
|
|
247 |
Social Sciences |
kişinin hayatında önemli kabul edilen olay |
rite-of-passage n.
|
|
248 |
Social Sciences |
sosyal veya kişisel ilişkilere ilişkin kabul edilen gelenekler veya kalıplarla ilgili |
moral adj.
|
|
Education |
|
249 |
Education |
üniversite gibi bir kuruluşa öğrenci olarak kabul edilen kimse |
matriculate n.
|
|
250 |
Education |
rhodes burs programına kabul edilen öğrenci |
rhodes scholar n.
|
|
Literature |
|
251 |
Literature |
eleştirel bir analizin konusu olarak kabul edilen edebi eser veya kültürel ürün |
text n.
|
|
252 |
Literature |
belirli bir kurgusal dünyada geçen ve birçok hayran tarafından resmi kabul edilen eserler ve olaylar bütünü |
canon n.
|
|
Linguistics |
|
253 |
Linguistics |
nil-sahra dil ailesinin bir kolu kabul edilen, doğu afrika'da konuşulan diller |
chari-nile n.
|
|
254 |
Linguistics |
izlerine etrüsk alfabesinde yazılmış az sayıdaki yazıtta rastlanmış, falerii kentinde ve kentin bulunduğu etrürya bölgesinde yaşayan halkın kullandığı, bazen latince'den ayrı bir dil olarak kabul edilen latince lehçesi |
faliscan n.
|
|
255 |
Linguistics |
daha eski bir biçimden daha iyi olarak kabul edilen bir biçime değişme |
corruption n.
|
|
256 |
Linguistics |
standart olarak kabul edilen ifade |
coin n.
|
|
257 |
Linguistics |
nil-sahra dil ailesinin bir kolu kabul edilen, doğu afrika'da konuşulan diller ile ilgili |
chari-nile adj.
|
|
History |
|
258 |
History |
1. konstantin tarafından hristiyanlığa geçişi sonrasında kabul edilen sancak |
labarum n.
|
|
259 |
History |
(ingiltere'de) 1832, 1867, 1884, 1885'te kabul edilen ve parlamentoda halkın temsilini artıran meclis yasaları |
reform acts n.
|
|
260 |
History |
(ingiltere'de) 1832, 1867, 1884, 1885'te kabul edilen ve parlamentoda halkın temsilini artıran meclis yasaları |
reform bill [brit] n.
|
|
261 |
History |
(ingiltere'de) 1832, 1867, 1884, 1885'te kabul edilen ve parlamentoda halkın temsilini artıran meclis yasaları |
reform act [brit] n.
|
|
262 |
History |
(ingiltere'de) özellikle cinsel ahlak bakımından eğlence düşkünü ve rahat bir dönem olarak kabul edilen 1890'lı yıllar |
naughty nineties n.
|
|
263 |
History |
1. charles tarafından kabul edilen, vatandaşların parlamenter hakları beyannamesi |
the petition of right n.
|
|
264 |
History |
charles I döneminde strafford ve laud tarafından ingiltere’de kabul edilen kapsamlı politika |
thorough n.
|
|
265 |
History |
gelibolu'ya anzak çıkarması anısına avustralya ve yeni zelanda'da resmi tatil kabul edilen 25 nisan günü |
anzac day n.
|
|
266 |
History |
1793 yılında fransa cumhuriyeti tarafından kabul edilen takvim |
revolutionary calendar n.
|
|
267 |
History |
bir ülkenin kabile veya akraba grubundan ayrışan ve siyasi birim olarak kabul edilen halkı |
demos n.
|
|
268 |
History |
antik roma'da otorite simgesi kabul edilen bir çeşit balta |
fasces n.
|
|
269 |
History |
türünün ilk örneği olarak kabul edilen |
classical adj.
|
|
Archaeology |
|
270 |
Archaeology |
yüzeyindeki kireçtaşı tabakasının çökmesi sonucu oluşan ve mayalar tarafından kurban etme alanı kabul edilen obruk |
cenote n.
|
|
Religious |
|
271 |
Religious |
kilise tarafından gerçek olduğu kabul edilen kutsal metinler |
canon n.
|
|
272 |
Religious |
önceden ayrı olarak kabul edilen tanrıların özdeşleştirilmesi |
theocrasy n.
|
|
273 |
Religious |
önceden ayrı olarak kabul edilen tanrıların özdeşleştirilmesi |
theocrasia n.
|
|
274 |
Religious |
önceden ayrı olarak kabul edilen tanrıların özdeşleştirilmesi |
theokrasia n.
|
|
275 |
Religious |
yahudiler tarafından sahte tanrı olarak kabul edilen, eski sami halklarının inandığı çeşitli yerel bereket ve doğa tanrıları |
baal n.
|
|
276 |
Religious |
aziz petrus'un halefi olarak kabul edilen piskoposluk makamı |
apostolic see n.
|
|
277 |
Religious |
talmud'da iblislerin kralı olduğu kabul edilen bir yaratık |
asmodeus n.
|
|
278 |
Religious |
bazı ülkelerde resmi tatil olarak kabul edilen paskalya'dan sonraki gün |
easter monday n.
|
|
279 |
Religious |
on iki yaşına gelip tüm dini yükümlülüklerden sorumlu kabul edilen yahudi kız çocuğu |
bas mitzvah n.
|
|
280 |
Religious |
(hristiyanlıkta) kabul edilen doktrinlerin değişken olduğu görüşünü savunma |
errancy n.
|
|
281 |
Religious |
on iki yaşına gelip tüm dini yükümlülüklerden sorumlu olarak kabul edilen yahudi kız çocuğu |
bat mitzvah n.
|
|
282 |
Religious |
on iki yaşına gelip tüm dini yükümlülüklerden sorumlu olarak kabul edilen yahudi kız çocuğu |
bath mitzvah n.
|
|
283 |
Religious |
japonya'nın resmi dini olarak da kabul edilen bir şintoizm kolu |
kokka n.
|
|
284 |
Religious |
japonya'nın resmi dini olarak da kabul edilen bir şintoizm kolu |
kokka shinto n.
|
|
285 |
Religious |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
fakeer n.
|
|
286 |
Religious |
kutsal kabul edilen yazılar topluluğu |
holy writ n.
|
|
287 |
Religious |
yeni ahit'in erken hristiyanlık döneminden beri kutsal veya resmi olarak kabul edilen kısımları |
homologoumena n.
|
|
288 |
Religious |
hristiyan kilisesi'nin erken döneminde yetkili veya kanonik kabul edilen yeni ahit yazı koleksiyonu |
homologumena n.
|
|
289 |
Religious |
tanrı şiva'nın simgesi olarak kabul edilen penis şekli |
linga n.
|
|
290 |
Religious |
tanrı şiva'nın simgesi olarak kabul edilen penis şekli |
lingam n.
|
|
291 |
Religious |
(vaftiz edilen kimseye kutsal yağın uygulandığı) doğu ortodoks kilisesi kabul töreni |
chrismation n.
|
|
Philosophy |
|
292 |
Philosophy |
taoizmin kurucusu kabul edilen önemli bir çin filozofu |
laotze n.
|
|
293 |
Philosophy |
doğrudan gözlemin sorunu olarak kabul edilen gerçek |
datum n.
|
|
294 |
Philosophy |
deneyüstücü biri tarafından kabul edilen |
transcendentalistic adj.
|
|
295 |
Philosophy |
empirik olarak edinilen bilgi ile ilişkili olmasına karşın bu bilginin ötesinde olduğu kabul edilen |
metempirical adj.
|
|
Environment |
|
296 |
Environment |
geçmişe ait günümüz toplumunun mirası olarak kabul edilen kanıt |
heritage n.
|
|
297 |
Environment |
genellikle emniyetli kabul edilen |
generally recognized as safe adj.
|
|
Geography |
|
298 |
Geography |
jeodezide elips şeklinde olduğu kabul edilen dünya |
geoid n.
|
|
Geology |
|
299 |
Geology |
kuaterner dönemin bir alt dönemi olarak kabul edilen jeolojik dönem |
champlain period n.
|
|
Military |
|
300 |
Military |
askeri hareketliliğin başladığı veya başladığı kabul edilen gün |
m-day n.
|
|
Sport |
|
301 |
Sport |
krikette şansız kabul edilen bir sayı |
eighty-seven n.
|
|
302 |
Sport |
yarışın başlangıç noktası olarak kabul edilen mekanik bariyer |
gate n.
|
|
Music |
|
303 |
Music |
piyanonun öncüsü olarak kabul edilen bir tür klavyeli çalgı |
cembalo n.
|
|
304 |
Music |
gramofon kaydının daha önemli kabul edilen kısmı |
a-side n.
|
|
305 |
Music |
anaakım rock müziğe alternatif kabul edilen |
alternative adj.
|
|
Mythology |
|
306 |
Mythology |
orta avustralya'nın çeşitli yerli kabileleri tarafından kutsal kabul edilen ahşap veya taş nesne |
tjurunga n.
|
|
307 |
Mythology |
orta avustralya'nın çeşitli yerli kabileleri tarafından kutsal kabul edilen ahşap veya taş nesne |
tjuringa n.
|
|
308 |
Mythology |
orta avustralya'nın çeşitli yerli kabileleri tarafından kutsal kabul edilen ahşap veya taş nesne |
churinga n.
|
|
309 |
Mythology |
yunanistan'daki helicon dağı'nda bulunan, ilham perileri için kutsal olup şiirsel ilham kaynağı olarak kabul edilen bir çeşme |
hippocrene n.
|
|
310 |
Mythology |
(pagan mitolojisinde) evlilik ve üremeye hükmettiği kabul edilen güçler |
genial gods n.
|
|
311 |
Mythology |
hermes ve bir su perisinin oğlu olan ve pastoral şiirin mucidi olduğu kabul edilen sicilyalı çoban |
daphnis n.
|
|
Archaic |
|
312 |
Archaic |
eskiden kızılderililerle yapılan ticarette takas birimi olarak kabul edilen geyik derisi |
buck n.
|
|
313 |
Archaic |
ömür uzunluğuna şartlandırdığı kabul edilen içsel kapasite |
stamina n.
|
|
314 |
Archaic |
anne olarak kabul edilen |
maternal adj.
|
|
Ornithology |
|
315 |
Ornithology |
yerli kümes hayvanlarının atası olarak kabul edilen, güneydoğu asya ormanlarına ait kümes hayvanı |
red jungle howl (gallus gallus) n.
|
|
316 |
Ornithology |
gökkuzgunumsulara denk kabul edilen bir kuş takımı |
picariae n.
|
|
317 |
Ornithology |
eskiden takım olarak kabul edilen fakat artık taksonomik geçerliliği kalmamış bir kuş grubu |
scansores n.
|
|
318 |
Ornithology |
baykuşlara eş kabul edilen bir kuş grubu |
striges n.
|
|
Reptiles |
|
319 |
Reptiles |
gerçek timsahların ataları olarak kabul edilen eosen döneminden bir timsah cinsi |
allognathosuchus n.
|
|
Entomology |
|
320 |
Entomology |
dünya genelinde zararlı olarak kabul edilen bir ekinbiti |
wheat weevil (sitophilus granarius) n.
|
|
Slang |
|
321 |
Slang |
değersiz kabul edilen bonolar |
zombie bonds n.
|
|
322 |
Slang |
riskli olarak kabul edilen fakat iyi bir yatırım olarak görülen devlet tahvilleri |
fallen angels n.
|
|
323 |
Slang |
10. sınıfta başlayan illinois mathematics and science academy (IMSA)'ye 8. sınıfta alınan/kabul edilen öğrenci |
shmen [us] n.
|
|
Modern Slang |
|
324 |
Modern Slang |
kabul edilen normların dışında cinsel ilişkiler yaşayanların yaşam tarzı |
alt lifestyle (alternative lifestyle) n.
|
|
325 |
Modern Slang |
sürekli görülen ve koruyucu meleklerden işaret olarak kabul edilen sayılar |
angel number n.
|
|
Paleontology |
|
326 |
Paleontology |
tohumlu bitkilerin atası kabul edilen nesli tükenmiş bir bitki sınıflandırması |
pteridospermae n.
|
|